Birçokları tarafından Manchester City'nin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olarak gösterilen 1946 doğumlu efsane futbolcu. 1967-68 sezonunda City'yi şampiyonluğa taşıyan en önemli isim. 1966-1979 arasında City formasıyla 400'e yakın maça çıkmış ve 117 golle takımına katkı sağlamış. Hayvani staminası ve bitmek bilmeyen enerjisi, kendisine bir dönem Nijinsky takma adı konulmasına neden olmuştur. MBE ünvanı olan futbolculardandır.
Futbol yaşantısına başladığı Bury'de sivrildikten sonra Manchester City tarafından 45 bin pound verilerek transfer edilir. bu rakam o zaman her iki takım için de rekor bir ücrettir. City mükemmel bir futbolcu kazanırken, Bury gelen bu büyük para ile onun yerine 2-3 futbolcu transfer etse de alt lige düşmekten kurtulamaz. Takımlarının bel kemiği gitmiş ve diğer futbolcular da bundan etkilenmiştir. Colin Bell City'ye geldiğinde takım birinci lig'e çıkalı henüz 2 yıl olmasına rağmen şampiyonluk iddiası son maça kadar taşınmış ve son maçta 4-3'lük Newcastle United galibiyeti ile ezeli rakipleri United'ın 2 puan önünde şampiyonluğa ulaşırlar. Takımın lideri Colin Bell'dir. Bu şampiyonluktan sonra Bell, birçokları tarafından daha City'deki ilk yılında efsane statüsüne erişmeyi garantilemiştir.
Bu büyük performansının ardından 1968 yılında milli takıma seçilir. İlk maçına İsveç karşısında çıkar. 1970 dünya kupası'na kadar yükselen performansı devam eder. 1969 yazındaki meşhur Brezilya maçında takımını 2-0'dan 2-1'e getiren ve umutlandıran golu atmıştır. Yine dünya kupası elemelerinde Hollanda galibiyetinde takımının galibiyet golunu atan isimdir. Bu formun sonucunda haklı olarak dünya kupası kadrosuna seçilir. Artık o, Meksika'ya ünvan korumaya giden kadronun bir parçasıdır.
Ne var ki dünya kupasında istediği süreyi bulamaz. Bunun en önemli nedeni son dünya kupasını oynayan ve kupadan sonra milli takımı bırakacak olan İngiliz futbolunun efsanesi Bobby Charlton ile aynı mevkiyi paylaşıyor olmasıdır. Bazı maçlarda Charlton'ın yerine oyuna sonradan dahil olsa da istenilen katkıyı yapamaz ve İngiltere'nin başarısı gruplardan çıkmak ile sınırlı kalır.
Bobby Charlton'ın emekliliğinden sonra milli takımda kendisine as kadroda yer bulmaya başlar ve ikinci kaptanlığa, bir diğer efsane Bobby Moore'un 1973'de milli takımı bırakmasından sonra da şampiyon teknik direktör Alf Ramsey tarafından kaptanlığa getirilir. Artık milli takımın gerçek lideri kendisidir.
Kariyerindeki ve futbolundaki hafif sallantı ise 1971-73 arasına denk gelir. O yıllarda milli takım 1974 dünya kupası'na katılamamış, Manchester City ise ligde şampiyonluktan çok uzaktadır. 1974-75 sezonunda ise takımı adına attığı 15 gol ile tekrar eski günlerine dönmüştür. Bu performansını milli takıma da yansıtır ve katkılarıyla İngiltere tekrar dünyanın sayılı milli takımlarından biri haline gelir. Kariyerinin önemli maçlarından birini 1974 Ekim'inde Çekoslavakya'ya karşı oynar, 3-0'lık galibiyette 2 gol onundur.
Bu büyük performansının ardından 1968 yılında milli takıma seçilir. İlk maçına İsveç karşısında çıkar. 1970 dünya kupası'na kadar yükselen performansı devam eder. 1969 yazındaki meşhur Brezilya maçında takımını 2-0'dan 2-1'e getiren ve umutlandıran golu atmıştır. Yine dünya kupası elemelerinde Hollanda galibiyetinde takımının galibiyet golunu atan isimdir. Bu formun sonucunda haklı olarak dünya kupası kadrosuna seçilir. Artık o, Meksika'ya ünvan korumaya giden kadronun bir parçasıdır.
Ne var ki dünya kupasında istediği süreyi bulamaz. Bunun en önemli nedeni son dünya kupasını oynayan ve kupadan sonra milli takımı bırakacak olan İngiliz futbolunun efsanesi Bobby Charlton ile aynı mevkiyi paylaşıyor olmasıdır. Bazı maçlarda Charlton'ın yerine oyuna sonradan dahil olsa da istenilen katkıyı yapamaz ve İngiltere'nin başarısı gruplardan çıkmak ile sınırlı kalır.
Bobby Charlton'ın emekliliğinden sonra milli takımda kendisine as kadroda yer bulmaya başlar ve ikinci kaptanlığa, bir diğer efsane Bobby Moore'un 1973'de milli takımı bırakmasından sonra da şampiyon teknik direktör Alf Ramsey tarafından kaptanlığa getirilir. Artık milli takımın gerçek lideri kendisidir.
Kariyerindeki ve futbolundaki hafif sallantı ise 1971-73 arasına denk gelir. O yıllarda milli takım 1974 dünya kupası'na katılamamış, Manchester City ise ligde şampiyonluktan çok uzaktadır. 1974-75 sezonunda ise takımı adına attığı 15 gol ile tekrar eski günlerine dönmüştür. Bu performansını milli takıma da yansıtır ve katkılarıyla İngiltere tekrar dünyanın sayılı milli takımlarından biri haline gelir. Kariyerinin önemli maçlarından birini 1974 Ekim'inde Çekoslavakya'ya karşı oynar, 3-0'lık galibiyette 2 gol onundur.
Milli Takımda attığı 9 gol
Tam işler yerine oturmuş ve Bell kariyerinin en formda günlerini yaşıyorken 1975 kışında, Leauge Cup 4. tur Manchester United maçı'nda, çamurlu Maine Road'da, Martin Buchan'ın tekmesi ile karanlık günler başlar. Tekme Bell'in sağ dizine gelmiş ve efsane bir daha sahalara asla eskisi gibi dönememiştir. Aslında ilk başta durum fazla ciddi gözükmese de hasarın atar damarlarda olması, Bell'in sezon sonunda tekrar sahalara dönme girişiminde çıktığı maçta, dizinde pıhtılanan kan açılarak kıkırdağını parçalamasına neden olmuş ve akabinde 2 yıl süren bir tedavi süreci başlamıştır. Bu arada milli takımı bırakmıştır. Tedavi sürecinden sonra 1977 yılında Newcastle United maçı'nda ikinci yarıda oldukça duygusal bir atmosferde ikinci yarıda oyuna girerken aynı anda yeni nesil City taraftarları bir efsaneyi sahada görmenin zevkini yaşamanın mutluluğunu yaşıyorlardı. Tüm bunlara rağmen ne yazık ki 1979 yılına kadar süren Manchester City kariyerinde Bell, asla eski formunu yakalayamamıştır.
Colin Bell'in ulusal bir futbol ikonu haline gelmesini engelleyen en önemli nedenlerden biri, milli takımda oynadığı ve adının yayıldığı yıllarda Alan Ball ve Martin Peters ile aynı jenerasyonda olması ve Bobby Charlton, Bobby Moore gibi isimlerle bir dönem aynı milli takımda yer almasıydı. Bell, hiçbir zaman olması gerektiği kadar populer olmadı. Cumartesi maçlar dışında adının konuşulmasını istemezdi ve bu utangaçlığı hiç şüphesiz onun futbol kalitesinin önüne geçmese de bir ikon olmasının önüne geçen faktörlerden biriydi.
Bobby Charlton kendisi hakkında "Colin Bell was unquestionably a great player." derken,
Tom Finney "Colin Bell was as good as anything i've ever seen" diyordu.
2005 yılında "Colin Bell: Reluctant Hero" adında bir otobiyografi yayımladı.
Bugün Steven Gerrard için Colin Bell'in 40 yıl sonra vücut bulmuş hali diyenler de çokçadır.
Colin Bell futbol yaşantısını karartan o sakatlığı yaşadığında henüz 29 yaşındaydı. önünde Manchester City ve milli takım ile yaşayacağı birçok zafer varken, kariyerinin en parlak döneminde futboldan kopmanın acısını tüm City ve İngiliz taraftarlarıyla beraber yaşadı.
Bugün futbol oynasa tahmini FM profili |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder