Birçokları tarafından Dixie Dean'den sonra Everton'ın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu gösterilen kızıl saçlı beyaz kramponlu efsane. Everton formasını 5 yıl giymesine rağmen lig şampiyonluğu, dünya kupası şampiyonluğu gibi başarılar yaşamış. Tüm bunlara iki defa İngiltere lig tarihinin en pahalı transferi olma özelliğini de eklemiştir. Oynadığı mevki günümüz tabiri ile box-to-box'a yakın orta saha. Bitmek bilmeyen enerjisi ve takımı yönetmesiyle oynadığı futbol süresince tüm İngilizlerin takdirini kazanmıştır. Yine birçokları tarafından 1966 dünya kupası sahibi İngiltere'nin final maçının Hurst ile birlikte en değerli futbolcusudur.
Alan Ball, 1945 yılında Lancashire'da dünyaya geldi. Futbola ilk olarak Bolton'da başlasa da o zamanın menajeri kendisinin boyunu kısa bulduğundan profesyonel sözleşme imzalamadı. O da babasının da araya girmesiyle Blackpool'un yolunu tuttu. 1962-1966 arasında Blackpool'da forma giydi, bu kadar genç bir futbolcunun takımı adına efektif olması hemen herkesin dikkatini çekti. Bunlara İngiltere milli takım menajeri Alf Ramsey de dahil.
Alan Ball 1966 dünya kupası'na İngiltere adına katıldığında henüz 21 yaşındaydı. İngiltere milli takımı'nın en genç oyuncusuydu. Bunu daha da önemli kılan ise 22 kişilik kadronun bir parçası değil de her maçta ilk 11'de yer almasıydı. İlginçtir, o zamanlar kimsenin buna itirazı yoktu. Blackpool'da oynayan 21 yaşında genç bir orta saha oyuncusu, milli takımın dünya kupası maçlarında direkt oynuyordu. Bu, onu efsane yapmaya götüren etkenlerin sadece bir tanesi.
Dünya kupası kadrosunda Bobby Charlton, kaptan Bobby Moore gibi futbolcularla forma giymiş ve şüphesiz bu, henüz kariyerinin başında olan bir futbolcu için inanılmaz bir deneyimdi. İngiltere'nin Batı Almanya'yı 4-2 yendiği maçta topa sürekli hakim olan, takımı yönlendiren ve çoğu kez takımını atağa kaldıran isim olmuştu. Uzatmalarda İngiltere'yi öne geçiren ve uzun yıllar tartışma konusu olan top çizgiyi geçti mi geçmedi mi golunun (ki bana göre gol değildi) Hurst'e pası veren isimdi. Maç boyunca takım arkadaşlarının bile durduğu uzatma dakikalarında, bitmek bilmeyen enerjisi, sprintleri, pasları ve hareketleri ile Wembley'de bu büyük maçı izleyen 100 bin seyircinin dikkatini çekmişti. Alf Ramsey'in final maçındaki planı, Ball'u orta sahanın sağına koyarak onun dinamizmi ve enerjisi ile batı almanya'nın büyük sol beki Karl-Heinz Schnellinger'i durdurmaktı ve bunda kesinlikle başarılı olmuştu. İngiltere, çoğu atağını sağdan yapıyor ve bu, maçtan önce kimsenin beklemediği bir şekilde işliyordu. Çünkü orada büyük Schnellinger vardı. Alan Ball tüm bunları başardığında 21 yaşındaydı. O güne kadar herhangi üst düzey başarısı olmadığı gibi bu turnuva ilk dünya kupası tecrübesiydi. O, dünya kupası'ndan sonra evine boynunda bir şampiyonluk madalyası ve gazetelerde adının yazıldığı dünya çapında tanınma ile dönmüştü.
Gordon Banks daha sonra Alan Ball'un dünya kupası finali performansı için;
"My most abiding memory of alan is in the world cup final. I think all the lads agree he was the best player on the pitch by far. He covered every blade of grass, he was unbelievable."
diyordu.
Elbette bu başarının bir karşılığı olacaktır. Dünya kupasından 2 ay sonra Everton o zamana kadar ki en yüksek transfer ücreti ile tam 112 bin sterlin karşılığında onu Blackpool'dan transfer etmeyi başarır. Alan Ball artık başarılarına devam edeceği ve takımının efsaneleri arasına gireceği Everton'a gelmiştir. Burada Colin Harvey ve Howard Kndall ile beraber o sıralar The Holy Trinity adı verilen Everton orta sahasının merkezinde yer alır. Everton 1968 yılında Fa Cup, 1969-1970 sezonunda ise lig şampiyonluğunu kazanır. Dünya kupasından bu yana yükselen performansı devam etmekte ve doğal olarak da talipleri artmaktadır. Bu sırada Ball, 50. kez milli olma şerefine ulaşmıştır.
Bu arada 1970 dünya kupası tüm maçlarında oynamış fakat İngiltere gruplardan çıkma başarısından fazlasını gösterememişti. İngiltere 2-1 önde iken Ball'ın attığı pasta Colin Bell sağ kanattan bomboş pozisyonda topu ortalamış ve Hurst'un kafası direğin hemen dibinden Sepp Maier'in boşa çıktığı pozisyonda dışarı gitmişti. O pozisyon gol olsa belki de maç kopacaktı nitekim, Almanya önce 2-2'ye getirmiş uzatmalarda da Muller'in attığı gol ile maçı 3-2 kazanmıştı.
Ball'un ikinci dünya kupası macerası geride kalmış, bu arada onu transfer etmek isteyenlerin sayısı da artmaya başlamıştır. Menajeri ise söylentileri bertaraf etmek için bonservis bedeli olarak 1 milyon sterlin belirledik gibi şimdiye kadar ki İngiltere lig tarihi transfer rekorunun 5 katı olan uçuk bir rakamla söylentileri geçiştirmeye çalışmıştı. O, Everton için çok ama çok değerliydi. Ne var ki Arsenal onu ikinci bir transfer rekoru ile 225 bin sterlin'e Everton'dan transfer eder. Arsenal'de başarılı performansı devam etse de Everton'da kazandığı kupaları kazanamaz. Bu arada İngiltere 1974 dünya kupası'na katılamayarak büyük bir skandala imza atmıştır. Alan Ball'a inanan ve onu 21 yaşından beri takımında oynatan milli takım menajeri Alf Ramsey federasyon tarafından kovulur ve yerine gelen Joe Mercer hiçbir zaman Ball'u Ramsey'in düşündüğü kadar takımda düşünmez. Bir süre sonra Emlyn Hughes kaptanlığı Ball'dan devralır ve milli takım serüveni 11 yıl aradan sonra 30 yaşında aniden son bulur. Bu arada Arsenal'e imza attıktan 5 yıl sonra 60 bin sterlin'e Southampton'a gider. Everton formasıyla 208 lig maçında 66 gol, arsenal forması ile de 177 lig maçında 45 gol kaydeder. Bu arada çoğu Everton forması giyerken olmak üzere 72 kez milli takım formasını giymiş ve 8 gol kaydetmiştir.
4 yıl süren Southampton kariyerinden sonra çeşitli takımlarla forma giyse de eski formunu yakalayamaz ve 1983 yılında aktif futbol yaşantısını sonlandırır. Futbolu bıraktıkan sonra menajerlik yapmaya başlar. Blackpool, Portsmouth, Southampton, Stoke City, Manchester City gibi takımların başına geçer fakat hiçbirinde kalıcı bir başarı sağlayamaz ve sonunda 1999 yılında menajerlik mesleğini de bırakır.
2004 yılında 37 yıllık eşini kaybettikten sonra 2005 yılında çocuklarına ve torunlarına maddi destek sağlamak amacıyla tıpkı dünya kupası takım arkadaşları Gordon Banks ve Nobby Stiles gibi dünya kupası madalyasını ödüllerini ve ayrıca o başından hiç çıkarmadığı kepini Wayne Rooney'in 1 haftalık maaşı ederine satmak zorunda kaldı. Aldığı para ile aileme bakacağım dedi ve ekledi;
"Winning the World Cup in 1966 will stay with me forever, but it is time to look to the future, not the past."
Ne var ki efsane, 2 yıl sonra 2007 yılında kalp krizinden hayatını kaybetti. cenaze töreninde 1966 dünya kupası'ndan takım arkadaşları, ailesi yer aldı. İngiltere bayrağına sarılı üzerinde kepi bulunan tabutu Frank Sinatra'nın My Way'i eşliğinde taşınırken, sevenleri onu son kez alkışlıyordu. Henüz 21 yaşında bütün heyecanıyla ülkesini şampiyonluğa taşıyan milli takımın büyük oyuncusu Alan Ball artık yaşamıyordu.
Yazıya başladığım gibi Alan Ball birçoklarına göre Dixie Dean'den sonra gelmiş en büyük Everton futbolcusu kabul edilir. Efsanedir. Duruşuyla, centilmenliğiyle ve gösterişten uzak sade yaşantısıyla ve hepsinden önemlisi saha içinde ve dışında insanüstü çabalarıyla futbol dünyasında örnek bir insan olmuştur.
Bugün futbol oynasa tahmini fm profili. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder